DMS Doğalgaz Makine
Sistemleri Isı Sanayi Dış İlişkiler sorumlusu Ali Akansoy, doğalgaz kullanımına
ilişkin bazı önemli bilgiler verdi. Ali Akansoy tarihte yaşanmış olan
felaketleri de örnek gösterdiği açıklamalarında teknolojik gelişmeler ve
mevzuatlarla yaklaşık 70 yıldır doğalgaz üretiminin ve kullanımının güvenli
hale geldiğini kaydetti.
18 Mart 1937’de Amerika’nın Texas eyaletinde bir okulda
günler süren gaz kaçağının fark edilemeyerek elektrik düğmesine basılmasıyla
meydana gelen patlamada okulda bulunan 600 kişinin 319 u hayatını kaybetti. Sadece
130 kişi hafif sıyrıklarla kurtulabildi. Amerika’nın tümünü acıyla sarsan bu
elim olayın temelinde ise maalesef okul yönetiminin masrafları kısmak gayesiyle
ucuz yoldan denetimsiz bir gaz dağıtımına bağlanmaları gibi ibretlik bir neden
vardı.
2009 yılının ilk günlerinde ise Türkiye, Ankara’nın Çankaya
semtinde 7 üniversiteli gencin kaçak doğalgazdan zehirlenerek hayatlarını
kaybetmeleri haberi ile sarsıldı.
22 Nisan 1992 senesinde Meksika’nın Guadalajara kentinde gaz
kaçakları sonucu kanalizasyon borularında biriken gazın patlaması neticesinde
206 kişi can verirken 500 kişi yaralandı ve 15000 kişi evlerinden oldu.
Bu olaylar arasında zaman ve mekân farklılıkları olsa da
olayların meydana gelişindeki sebepler arasında her zaman değişmeyenler gaz
kaçağının varlığı, ihmalkârlık, eksik bilgi ve donanım, risklerin kötü yönetimi
ve yetersiz denetim. Modern yaşama, ekonomiye oldukça önemli katkılar yapan
temiz enerji kaynağı olarak kabul ettiğimiz doğalgazın insanlara ulaştırılmasında,
kullanımında mevcut risklerin iyi yönetilmesi, güvenli işletim, kullanım
yöntemlerinin belirlenerek bu yeşil enerji kaynağından en iyi şekilde
faydalanabilmesi için devletler bu
alanda kanunlar ve yönetmelikler yaparken bilimsel çalışmaların desteği ile
teknik ve idari standartlar oluşturularak talihsiz kazaların önlenmesinde
önemli adımlar atıldı.
Sıklıkla yaşanan soba/şofben zehirlenmeleri doğalgaz kullanımı konusunda insanlarda
olumsuz bir imaj yaratmaktadır.
Bazı ülkelerde gaz dağıtım şirketleri alınan tüm önlemlere
rağmen zaman zaman meydana gelen gaz facialarının yaşlı borulardan
kaynaklandığını dile getirmekteler ve geçmişi 1930 yıllarına kadar gerilere
giden boru hatları ile ne yapacaklarını kara kara düşünmekteler. Bu konuda
alınan en önemli önlemlerden biri de gaz dedektörlerine yapılan yatırımların
artırılması olmaktadır. Boston ve Duke Üniversitelerinden bir kısım
araştırmacının başkent Washington sokaklarında PMD araç üstü gaz dedektörleri
ile yaptıkları iki aylık kaçak arama çalışmalarında 5893 gaz kaçağını tespit
ettiler. Günde ortalama 38200 litre metan gazının kaybolmasına neden olan bu
gaz kaçaklarının işletmelere önemli bir mali kayıp doğurması yanında
kanalizasyon kanalları,kablo geçiş kanallarında birikmesi sonucu büyük bir
tehlike oluşturduğunu ifade eden araştırmacılar,yoldan geçen birinin elindeki
sigara izmaritini atmasıyla büyük facialara yol açabilecek çok şiddetli
patlamalara neden olabileceğini söyleyerek yerleşim alanlarındaki denetimin
hayati derecede önemli olduğunu da vurguladılar.
Gaz kaçağı dedektörleri bugün ulaştıkları teknolojik noktada
değişik endüstriyel alanlarda amaçlarına göre işlev özellikleri arz eden yaşam
ve maliyet kurtarıcı cihazlardır. Gaz dedektörleri sabit, mobil ve
nakledilebilir modelleri ile denetim çalışmalarında amaçlarına göre farklı
yöntemler sunar. Hava sirkülasyonuna kapalı alanlarda mekanın büyüklüğüne göre
bir veya daha fazla sayıda sabit dedektörlerle toksik veya yanıcı gazların
tespiti ve erken uyarı alınması sağlanabilirken açık alanlarda taşınabilir
hatta denetim personelini de beklenmedik tehlikelerden korumak için kişi
üzerinde taşınabilen algılayıcı dedektörlerle ticari ve konut alanlarında şehir
içi alanlarda gaz kaçaklarıyla etkili mücadeleler yapılabilir.
Gaz dedektörlerinden beklenen getirilerin en yüksek düzeyde
temin edilebilmesi de yine bir takım zorunlulukların bilincinde olmayı
gerektirir. Öncelikle yapılacak iş için doğru güvenilir bir dedektör seçimi
gerekir. Sonrada kullanacak personelin bu aletleri hayatlarını kurtaracak birer
araç olduğu bilinciyle doğru kullanım için eğitilmesi şarttır. Ve nihayet bu
aletlerin her zaman göreve hazır şekilde tutulabilmesini sağlayacak bakım ve
gerekirse onarım servislerinin güvenli ellerde yapılması gerekir.
Cihazlarla güvenli bir denetimin yapılabilmesi için
öncelikle gaz dedektörlerinin yanıcı ve patlayıcı gaz ortamlarında
kullanılabilirliğini teyit eden standartlara uyumluluğu olup olmadığına bakmak
gerekir.
Gaz dağıtım şirketlerinin bu sektörde yaptıkları büyük
yatırımların karşılığını abonelerinden zaman içinde geri almaya çalışmaları ve
yatırımlarından kâr beklemeleri en doğal haklarıdır. Ancak “Atılan taş
ürkütülen kuşa değmez” atasözüne kulak vermek, güvenlik gibi önemli konularda masrafları
kısarak kârları büyütme gayreti içine girerken hiç beklenmedik bir anda ufak
bir kıvılcımla son derece büyük zararlara uğrayabilir ve yeryüzünde en önemli zenginlik
olan ve yerine konulması imkânsız olan insan yaşamlarının da yok olmasına sebep
olabilirler.
Maalesef
son yaşadığımız Soma maden faciasında bir kez daha gördük ki; insan sağlığı ve
yaşamı asla ihmal kaldırmıyor. Yerin yüzlerce metre altında, normal solunum ve
oksijen ihtiyaçlarını suni yollarla sağlayan işçilerin, olası bir gaz kaçağı ve
sızıntısında hayatta kalmaları neredeyse imkansız oluyor. Teknolojide gelinen
son nokta ise, ortamdaki gazların cinsini, miktarını ve yoğunluğunu tespit
edebilir, sesli, görüntülü ve titreşimli olarak uyarılarda bulunabilir ve
hayatlar kurtarılabilir. İnsan yaşamından daha değerli hiçbir şeyin
olamayacağını biliyoruz. Bu cihazların temini ve kullanımı, ilgili kurumların “İş ve İşçi Güvenliği” yasası
kapsamında alması gereken en hayati tedbirlerin başında gelmektedir.
0 yorum:
Yorum Gönder